28.05.2012

NAZIM HİKMET 110 YAŞINDA


Güneşi İçenlerin Türküsü

Bu bir türkü:-
toprak çanaklarda
güneşi içenlerin türküsü!
Bu bir örgü:-
alev bir saç örgüsü!
                         kıvranıyor;
kanlı; kızıl bir meş'ale gibi yanıyor
                                      esmer alınlarında
                          bakır ayakları çıplak kahramanların!
Ben de gördüm o kahramanları,
ben de sardım o örgüyü,
ben de onlarla
                     güneşe giden
                                        köprüden
                                               geçtim!
Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi.
Ben de söyledim o türküyü!

Yüreğimiz topraktan aldı hızını;
altın yeleli aslanların ağzını
                                        yırtarak
                                              gerindik!
Sıçradık;
            şimşekli rüzgâra bindik!.
Kayalardan
            kayalarla kopan kartallar
çırpıyor ışıkta yaldızlanan kanatlarını.
Alev bilekli süvariler kamçılıyor
                             şaha kalkan atlarını!

                    Akın var
                                güneşe akın!
                        Güneşi zaptedeceğiz
                                güneşin zaptı yakın!

Düşmesin bizimle yola:
evinde ağlayanların
                            göz yaşlarını
                                        boynunda ağır bir
                                                                zincir
                                                                    gibi taşıyanlar!
Bıraksın peşimizi
            kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar!

İşte:
        şu güneşten
                        düşen
                               ateşte
                                    milyonlarla kırmızı yürek yanıyor!

Sen de çıkar
göğsünün kafesinden yüreğini;
şu güneşten
                düşen
                        ateşe fırlat;
yüreğini yüreklerimizin yanına at!

                          Akın var
                                  güneşe akın!
                          Güneşi zaptedeceğiz
                                  güneşin zaptı yakın!

Biz topraktan, ateşten, sudan, demirden doğduk!
Güneşi emziriyor çocuklarımıza karımız,
toprak kokuyor bakır sakallarımız!
Neş'emiz sıcak!
                kan kadar sıcak,
delikanlıların rüyalarında yanan
                                               " o an"
                                                    kadar sıcak!
Merdivenlerimizin çengelini yıldızlara asarak,
ölülerimizin başlarına basarak
                                            yükseliyoruz
                                                        güneşe doğru!

Ölenler
        döğüşerek öldüler;
                              güneşe gömüldüler.
Vaktimiz yok onların matemini tutmaya!

                          Akın var
                                      güneşe akın!
                          Güneşi zaaaptedeceğiz
                                      güneşin zaptı yakın!

Üzümleri kan damlalı kırmızı bağlar tütüyor!
Kalın tuğla bacalar
                    kıvranarak
                                ötüyor!
Haykırdı en önde giden,
                            emreden!
Bu ses!
        Bu sesin kuvveti,
                             bu kuvvet
yaralı aç kurtların gözlerine perde
                                                     vuran,
onları oldukları yerde
                                durduran
                                      kuvvet!
Emret ki ölelim
                   emret!
Güneşi içiyoruz sesinde!
Coşuyoruz,
           coşuyor!..
Yangınlı ufukların dumanlı perdesinde
mızrakları göğü yırtan atlılar koşuyor!

                           Akın var
                                       güneşe akın!
                           Güneşi zaaaaptedeceğiz
                                       güneşin zaptı yakın!


Toprak bakır
            gök bakır.
Haykır güneşi içenlerin türküsünü,
Hay-kır
        Haykıralım!

22.05.2012

BU CHP'DEN BİR HALT OLMAZ

 

Bu CHP’den Bir Halt        Olmaz

   Önceki gün 19 Mayıs törenleri sırasında, en sıkıntılı yerlerden birisi olarak gündeme gelen Dikili’deki olaylar hepinizin dikkatini çekmiştir.
   İzmir’de CHP’nin Sosyalist Belediye Başkanı Osman Özgüven’in Atatürk anıtına Belediyenin çelengini koymaya çalışırken Polisin çıkardığı zorlukları hepimiz izledik.
   Ve maalesef tüm çabalara rağmen o çelenk Atatürk anıtına konulamadı.
   Asıl yandığım Polisin çıkardığı zorluklardan öte, CHP İzmir Örgütünün, Belediye Başkanlarının ve Milletvekillerinin izlediği “korkakça” veya “tembelce” tutumdur.
   Birileri de kalkıp “Bu adam bizim Belediye Başkanımızdır” deyip oraya gitmeyi hadi onu da geçin, bir destek açıklaması yapma gereği dahi duymamıştır.
   Bu mudur Örgüt ruhu, bu mudur parti içi dayanışma!
   Kimse kusura bakmasın ama bu CHP’den bir halt olmaz. Kendi partilisine yapılan metazori uygulamaya sessiz kalanlardan ne köy olur ne de kasaba.
   Malumunuz; Sevgili Osman Özgüven, Dikili’de halkın çıkarlarına  denk düşen eylemleri hayata geçirdiğinden dolayı “gerici zihniyetin” hedefindeki isim. Ortada garez olduğu için, Halkın çıkarına uyan şeyler, ön Yargılı olanların çıkarlarına ne yazıktır ki uymuyor.
   Düşünün ki; Halkın suyunu halka bedava dağıttığı için, traji-komik davadan bile yargılanabiliyor.

11.05.2012

"Ege Kültürünün Tarihle Örtüşmesi"


Konuşmacı: Şair/Araştırmacı Asım Öztürk
Konu Başlığı: "Ege Kültürünün Tarihle Örtüşmesi
Ara başlıklar:
                  . İzmir'in Arkeolojik Tarihinden Kesitler
                  .Yakın Dönem Tarihinden Bilgiler (Beylikler ve Osmanlı)
                  . Ege'nin Kültürel Dokusunun Oluşumundaki Etkenler

Başlama saati : 15.30 
Adres  : 1438 sok. No 24 (Alsancak Devlet Hastanesi kapısı girişi) ALSANCAK/İZMİR
ONBEŞLER BİRLİK DAYANIŞMA
BİLİM VE KÜLTÜR DERNEĞİ

onbeşler dergi başlığı


9.05.2012

3 HAZİRAN 63





Doğumu: 20 Kasım 1901 Selanik
Ölümü: 3 Haziran 1963, Moskova

Lakabı 'Güzel Yüzlü Şair' veya 'Mavi Gözlü Dev'dir. Yasaklı olduğu yıllarda Orhan Selim adını da kullandığı olmuştur. Hatta İt Ürür Kervan Yürür kitabı Orhan Selim imzasıyla çıkmıştır.


Türkiye'de serbest nazımın ilk uygulayıcısı ve çağdaş Türk şiirinin önemli isimlerindendir. Uluslararası bir üne ulaşmış ve adı 20. yüzyıl'ın ilk yarısında yaşamış olan dünyanın en büyük şairleri arasında anılmıştır. Eserleri birçok dile çevrilmiştir. Mezarı halen Moskova'da bulunmaktadır. Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyesi olup ayrı ayrı toplam 11 davadan yargılanmıştır.


Eserleri birçok ödül almıştır. Türkiye'deki yaşamının bir kısmını hapiste geçirmiş daha sonra Moskova'ya gitmiş ve Türk vatandaşlığından çıkarılmıştır.


Nazım Hikmet,1938'de cezaevine girmiş ve şiirleri yasaklanmıştır. Ancak şiirleri dilden dile, elden ele dolaşmıştır.

NAZIM HİKMET RAN BİYOGRAFİSİ

Nazım Hikmet Ran 'ın Biyografisi

15 Ocak 1902'de Selanik'te doğdu. Heybeliada Bahriye Mektebi'ni bitirdi. Hamidiye Kruvazörü'nde güverte subayı iken, sağlık nedeniyle askerlikten ayrıldı, bu arada ilk şiirlerini yayımladı.
1921 başlarında Kurtuluş Savaşı'na katılmak için Anadolu'ya geçti, Bolu'da öğretmen olarak görevlendirildi.
Daha sonra Batum üzerinden Moskova'ya giderek Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi'ne (KUTV) yazıldı. Burada siyasal bilimler ve iktisat okudu.

Nazım Hikmet Biyografisi

6.05.2012

ÜÇ FİDAN MEZARLARI BAŞINDA ANILDI

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın mezarları, idam edilişlerinin 40. yılında yine insan akınına uğradı. Binlerce Ankaralı üç fidanın anma etkinliğine katılırken, geçtiğimiz yıl hayatını kaybeden devrimcilerin avukatı Halit Çelenk de unutulmadı




6 Mayıs 1972’de 12 Mart faşist cuntası ve meclisi tarafından idam edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, 40 yılın ardından yine binlerce kişiyi mezarları başında buluşturdu.




12 ARALIK 1989 ALİAĞA EYLEMİ




12 Aralık 1989 İzmir Cumhuriyet Meydanı’ndan başlayan  "Bisikletlerle İzmir'den Kozbeyli'ye" eyleminde pankartlarda ‘Termik santral istemiyoruz’ yazıyor. Aliağa Belediye Başkanı Hakkı Ülkü, Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven bisiklet başındalar. Çadırlar kuruluyor. Gazetelerde haber; ‘çadırda sazlı sözlü termik santrale hayır’, ‘yeşillerin direncini soğuk bile kıramadı’, ‘Aliağa Termik Santral projesine karşı savaş açan çevre gönüllülerini soğuk bile durduramıyor’ başlıklarıyla duyuruluyor.



TERMİK SANTRALLERE HAYIR

Gezegenimizin her tarafında, daha önce görmediği kadar yoğun selleri, daha fazla kuraklığı ve daha fazla fırtınayı şimdi görüyoruz. İnsanlar ölüyorlar, ortak yaşamlar enkaz haline geliyor – iklim değişikliğinden kaynaklanan bu etkiler, daha önce gördüğümüz hiçbir şeye benzemiyor.

Ancak, dünyamız çok büyük olduğu için, birçok insan açısından tüm bu olanların birbiriyle bağlantılı olduğunu görmek zor. Bu yüzden, kuraklığın vurduğu Moğolistan’dan, sellerin vurduğu Tayland’a, yangından etkilenen Avusturalya’dan, buzulların erimesi sonucu yaşam alanlarını kaybeden Himalaya halklarına kadar her yerde, herkes neler yaşandığını hatırlatmak için bir araya gelecek, yürüyüşler, eylemler düzenleyecek. Kenya’dan Kanada’ya, Vietnam’dan Vermont’a kadar bu yürüyüşlerin her birinde,  birileri felaketin yaşandığı bir noktayı işaret ediyor olacak. Bu resimleri iklim değişikliği ile yüz yüze gelmemiz için dünyanın her tarafında paylaşacağız ve gezegene bir ayna tutacağız.

Yaşanan iklim felaketleri yüzünden hayatları zarar görenler olarak, bu felaketlere sebep olanlara karşı öfkeliyiz. Fosil yakıt endüstrisi iklim değişikliğinden sorumludur.
İklim değişikliğine neden olan kömürlü termik santrallara karşı dünyanın her yerinde verilen mücadeleler de büyüyor. ABD’den Kosova’ya, Avustralya’dan Türkiye’ye fosil yakıtların hala bir numaralı enerji kaynağı olarak görüldüğü yerlerde verilen mücadele, yerel halkların demokrasi ve yaşam mücadelesiyle de birleşiyor ve bugünün iklim hareketi haline geliyor.

Aliağa’ya yapılmak istenen 9 termik santrala izin verirsek, bunu Gerze’nin, Amasra’nın, Erzin’in ve diğerlerinin izlemesini engelleyemeyiz. Aynı şekilde Gerze’ye, Amasra’ya, Erzin’e izin verirsek Aliağa’yı önleyemeyiz. Bütün bu kömür çılgınlığını durduramazsak, iklim değişikliğini durduramayız.

Demokrasiyi hiçe sayan, sömürüyü derinleştiren, yaşam alanlarını yok eden, yoksulluğu ve adaletsizliği arttıran, dünyamızı ve tüm canlıları yok oluşa sürükleyen fosil yakıtların tüketimine dayalı bu sistem iklim değişikliğinin sorumlusudur. İklimi korumak için bu sistemi değiştirmek gerekiyor.

Çünkü iklim değişikliği çok yakınımızdan bize bağırıyor ve artık bekleyemeyiz.  Dünyanın neler olduğunu anlaması gerekiyor ve bunu anlatacak olan da bizleriz.


TERMİK SANTRAL  İSTEMİYORUZ YAPTIRMAYACAĞIZ.