17.03.2013

16 MART KATLİAMI AYDINLATILMAYI BEKLİYOR




16 MART KATLİAMI AYDINLATILMAYI BEKLİYOR.
Dünya’da ve ülkemizde 60 lı yılların sonlarına doğru başlayan özgürlük hareketlerinin güçlenerek büyümesi sermayeyi rahatsız etmiş, iktidarını tehlikede gören burjuvazi 70 lerin başından itibaren yükselen özgürlük hareketlerini boğmak üzere karanlık güç odaklarını harekete geçirerek kanlı planlarını uygulamaya koymuştur.
12 Mart muhtırası ile başlayan askeri darbe döneminde düzenlenen operasyonlarda gençlik liderlerinin birçoğu katledilmiş, sağ olarak ele geçirilenler idam edilmiş, kalanlar korkunç işkencelere uğramıştır.
Diğer yandan Gladio’nun önderliğinde oluşturulan faşist kamplarda eğitilen ülkücü komandolar da rejim için tehlikeli görülen hedeflere yönlendirilmiş, birçok demokrat aydın, bilim adamı ve genç sokak ortasında infaz edilmiştir.
Aynı odaklar tarafından 1977 yılında taksim de yapılan 1 Mayıs gösterisine kanlı bir saldırı gerçekleştirilmiş, Bu saldırıda “işçi bayramını” kutlamak isteyen 34 vatandaşımız hayatını yitirmişti.
Bütün bu saldırılara karşısı özgürlük ve eşitlik mücadelesi bir türlü geriletilemedi. Ülkemiz 16 Mart 1978 yılında Gladio, derin devlet ve taşeron ülkücüler eliyle gerçekleştirilen kanlı bir saldırıya sahne oldu.

Bu saldırıda 7 ilerici ve devrimci genç aralarına atılan bombayla parçalanarak can verdi, 40 tan fazla öğrenci de yaralandı.
Öğrenciler İstanbul Üniversitesinin ana kapısından çıkarıldığında, katliamın sinyalini vermek üzere orada bulunan, polislerin koruması altında slogan atmaya başlayan provokatör ülkücü gurubun başında sonradan MHP milletvekili olan ülkücü Mehmet Gül vardı. Bombayı atan kişinin adı Zülküf İsot’tu. Karslı bir ülkücüydü ve saldırı olaylarında kullanılıyordu. Beyazıt meydanına içinde polislerinde bulunduğu bir minibüsle getirilmişti ve yanında kardeşi gibi sevdiği ülkücü arkadaşı Latif Aktı vardı. Atılan bomba ABD tarafından silahlı kuvvetlere hibe edilmişti ve bir yüzbaşı tarafından da Abdullah Çatlı’ya ulaştırılmıştı. Bomba atıldıktan sonra Artvin öğrenci yurduna kaçan saldırgan gurubu takip etmek isteyen polisleri engelleyerek geri dönmelerini sağlayan görevli, sonraki yıllarda hızla yükselen emniyet görevlisi Reşat Altay’dı. Olay sonrası korkan ve büyük pişmanlık yaşayan İsot konuşma kararı alınca ülkücü arkadaşı Latif Aktı tarafından başına sıkılan kurşunla infaz edildi.
Açıkça ortada duran isimlere, Zülküf İsot’un ailesinin ifadelerine rağmen sorumlular ve deliller mahkemeye getirilmedi, getirilemedi, ifadeleri alınamadı. Yıllarca süren dava zaman aşımına uğratılarak katliam sorumluları aklandı ve mesleklerinde terfi ettirilerek, devlet tarafından yetki sağlanarak ve meclise sokularak adeta mükâfatlandırıldı.
Kendisi de bombalı bir suikaste kurban giden Cumhuriyet gazetesi başyazarı Uğur Mumcu, olaydan 4 gün sonra gazetesindeki makalesinde kanlı saldırıya yer vermiş ve “unutturmayalım” başlığı atmıştı.
KANLI 16 MART KATLİAMININ ÜSTÜNDEN 35 YIL GEÇTİ.
16 MART 1978 VE 1 MAYIS 1977 KATLİAMLARINI UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ
SORUMLULARI GÜN GİBİ ORTADA OLAN BU KATLİAMLAR HALA AYDINLATILMAYI BEKLİYOR.

Hiç yorum yok: