16 MART KATLİAMI AYDINLATILMAYI BEKLİYOR.
Dünya’da ve ülkemizde 60 lı
yılların sonlarına doğru başlayan özgürlük hareketlerinin güçlenerek büyümesi
sermayeyi rahatsız etmiş, iktidarını tehlikede gören burjuvazi 70 lerin
başından itibaren yükselen özgürlük hareketlerini boğmak üzere karanlık güç
odaklarını harekete geçirerek kanlı planlarını uygulamaya koymuştur.
12 Mart muhtırası ile başlayan
askeri darbe döneminde düzenlenen operasyonlarda gençlik liderlerinin birçoğu
katledilmiş, sağ olarak ele geçirilenler idam edilmiş, kalanlar korkunç işkencelere
uğramıştır.
Diğer yandan Gladio’nun
önderliğinde oluşturulan faşist kamplarda eğitilen ülkücü komandolar da rejim
için tehlikeli görülen hedeflere yönlendirilmiş, birçok demokrat aydın, bilim
adamı ve genç sokak ortasında infaz edilmiştir.
Aynı odaklar tarafından 1977
yılında taksim de yapılan 1 Mayıs gösterisine kanlı bir saldırı
gerçekleştirilmiş, Bu saldırıda “işçi bayramını” kutlamak isteyen 34
vatandaşımız hayatını yitirmişti.
Bütün bu saldırılara karşısı özgürlük
ve eşitlik mücadelesi bir türlü geriletilemedi. Ülkemiz 16 Mart 1978 yılında
Gladio, derin devlet ve taşeron ülkücüler eliyle gerçekleştirilen kanlı bir saldırıya
sahne oldu.
Bu saldırıda 7 ilerici ve
devrimci genç aralarına atılan bombayla parçalanarak can verdi, 40 tan fazla
öğrenci de yaralandı.
Öğrenciler İstanbul
Üniversitesinin ana kapısından çıkarıldığında, katliamın sinyalini vermek üzere
orada bulunan, polislerin koruması altında slogan atmaya başlayan provokatör
ülkücü gurubun başında sonradan MHP milletvekili olan ülkücü Mehmet Gül vardı. Bombayı
atan kişinin adı Zülküf İsot’tu. Karslı bir ülkücüydü ve saldırı olaylarında
kullanılıyordu. Beyazıt meydanına içinde polislerinde bulunduğu bir minibüsle
getirilmişti ve yanında kardeşi gibi sevdiği ülkücü arkadaşı Latif Aktı vardı.
Atılan bomba ABD tarafından silahlı kuvvetlere hibe edilmişti ve bir yüzbaşı
tarafından da Abdullah Çatlı’ya ulaştırılmıştı. Bomba atıldıktan sonra Artvin
öğrenci yurduna kaçan saldırgan gurubu takip etmek isteyen polisleri
engelleyerek geri dönmelerini sağlayan görevli, sonraki yıllarda hızla yükselen
emniyet görevlisi Reşat Altay’dı. Olay sonrası korkan ve büyük pişmanlık
yaşayan İsot konuşma kararı alınca ülkücü arkadaşı Latif Aktı tarafından başına
sıkılan kurşunla infaz edildi.
Açıkça ortada duran isimlere,
Zülküf İsot’un ailesinin ifadelerine rağmen sorumlular ve deliller mahkemeye
getirilmedi, getirilemedi, ifadeleri alınamadı. Yıllarca süren dava zaman
aşımına uğratılarak katliam sorumluları aklandı ve mesleklerinde terfi
ettirilerek, devlet tarafından yetki sağlanarak ve meclise sokularak adeta mükâfatlandırıldı.
Kendisi de bombalı bir suikaste
kurban giden Cumhuriyet gazetesi başyazarı Uğur Mumcu, olaydan 4 gün sonra
gazetesindeki makalesinde kanlı saldırıya yer vermiş ve “unutturmayalım”
başlığı atmıştı.
KANLI 16 MART KATLİAMININ
ÜSTÜNDEN 35 YIL GEÇTİ.
16 MART 1978 VE 1 MAYIS 1977
KATLİAMLARINI UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ
SORUMLULARI GÜN GİBİ ORTADA OLAN
BU KATLİAMLAR HALA AYDINLATILMAYI BEKLİYOR.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder