30.04.2014

1 MAYIS EMEKÇİ BAYRAMI KUTLU OLSUN

1 MAYIS TOPLANMA YERLERİ İstanbul İstanbul’da DİSK, KESK, TTB, TMMOB, ÖDP, Halkevleri, TKP, HDP, Gençlik Muhalefeti, Öğrenci Kolektifleri, CHP, Devrimci 1 Mayıs Platformu’nun da aralarında bulunduğu ilerici emek örgütleri, sol ve sosyalist parti ve örgütler Taksim Meydanı’nda olacak. Taksim’e çıkmak üzere biri Şişli diğeri Beşiktaş olmak üzere iki yürüyüş kolu oluşturulacak. DİSK, HDP ve Devrimci 1 Mayıs Platformu Şişli kolunda; ÖDP, Halkevleri, TKP, CHP, EHP, Gençlik Muhalefeti, Öğrenci Kollektifleri ve çArşı ise Beşiktaş kolunda yer alacak. Ankara DİSK, KESK, TTB ve TMMOB’den oluşan 1 Mayıs Tertip Komitesi adres olarak Sıhhiye Meydanı’nı belirledi. Sıhhiye çağrısı yapanlar 10.00’da Gar’da buluşacak, 13.00’da ise Sıhhiye Meydanı’nda miting programı başlatılacak. İzmir Buluşma: 10.30 – Basmane Meydanı (KESK-ÖDP- Gençlik Muhalefeti- Park Forumları- Narlıdere Dayanışması-Artvinliler derneği Konak'ta toplanıp oradan yürüyecek) Miting: Gündoğdu Meydanı Bursa Bursa emek ve demokrasi güçleri 13.00’da Stadyum’da bir araya gelerek Kent Meydanı’na yürüyecek. Heykel’de buluşacak olan Halkevleri ve Öğrenci Kollektifleri de daha sonrasında emek ve demokrasi güçlerine katılım sağlayacak. Eskişehir Buluşma: 12.00 - Adalar Miting: Odunpazarı Meydanı Antakya Buluşma: 14.00 – Doğuş Okulları Miting: Uğur Mumcu Meydanı Antalya Buluşma: 13.00 – Kanza Parkı Miting: Cumhuriyet Meydanı Adana Buluşma: 15.00 – Mimar Sinan Kültür Parkı Miting: Uğur Mumcu Meydanı Mersin Buluşma: 15.00 – İstasyon Meydanı Miting: Cumhuriyet Meydanı Mersin/Tarsus Buluşma: 16.30 – Kleopatra Kapısı Miting: Cumhuriyet Meydanı Kocaeli Buluşma: 13.00 – Merkez Bankası Miting: Cumhuriyet Parkı Çanakkale Buluşma: 14.00 – Eski Salı Pazarı Miting: Cumhuriyet Meydanı Artvin Buluşma: 11.00 – Atapark Miting: Kent Meydanı (İl Özel İdaresi çoklu otopark önü) Artvin/Borçka Buluşma: 10.30 – Belediye Parkı önü * Borçka halkı, buluşmanın ardından Artvin’deki mitinge katılacak. Artvin/Hopa Buluşma: 12.00 – Çaykur Fabrikası önü Miting: Metin Lokumcu Meydanı Trabzon Buluşma: 11.30 – Eski TEDAŞ önü Miting: Atatürk Alanı – Meydan Park Samsun Buluşma: 12.00 – Ray Apartmanları önü Miting: Cumhuriyet Meydanı Giresun Buluşma: 11.00 – Debboy Mevkii Miting: Keşap Durağı Rize Miting: 15.00 – Kent Meydanı Rize/Pazar Buluşma: 10.00 – Çarşı Başı Miting: Meydan * Pazar halkı, daha sonra Hopa’daki mitinge katılacak. Zonguldak Buluşma: 11.00 – Gar (Türk-İş, KESK, TTB, ÖDP, CHP buluşması), ZKÜ Alt Kapı önü (Üniversiteliler buluşması), Miting: Madenci Anıtı Zonguldak/Çaycuma Buluşma: 10.30 - Çaycuma Çarşı Meydanı * Çaycuma halkı, buluşmanın ardından Zonguldak’taki mitinge katılacak. Konya Buluşma: 11.00 – Devlet Tiyatrosu Miting: Şehir Meydanı Niğde Buluşma: 11.30 Niğde Eğitim-Sen Miting: Niğde Hükümet Meydanı Nevşehir Buluşma: 10.30 Borsa Kavşağı Miting: Telekom Önü Sivas Buluşma: 11.00 – Ethem Bey Parkı Miting: Mevlana Alanı Bolu Buluşma: 11.00 Bankalar Caddesi Miting: Kardelen Meydanı * KESK, DİSK Emekli-Sen, TMMOB, ÖDP, Halkevleri, EMEP, HDP, AİBU Öğretim Elemanları Derneği Çorum Buluşma: 11.00 – Özdoğanlar Kavşağı Miting: Saat Kulesi *DİSK, KESK, EMEP, ÖDP, HDP, Alevi Kültür Merkezi, ÇHD Edirne Buluşma: 12.00 – 80. yıl Cumhuriyet Lisesi Miting: Saraçlar Caddesi Aydın Buluşma: 13.00 – Zafer Meydanı Miting: İstasyon Meydanı Balıkesir Buluşma: 11.30 – Çarşamba Pazarı Miting: Kuvayı Milliye Meydanı Balıkesir/Bandırma Buluşma: 11.00 – Otobüs durakları Miting: Cumhuriyet Meydanı Tekirdağ/Çorlu Buluşma: 14.00 - Mezarlık Miting: Cumhuriyet Meydanı

18.04.2014

1 MAYIS KOMİTESİ TAKSİM'E ÇAĞIRIYOR.

DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin oluşturduğu 1 Mayıs 2014 Komitesi ve 1 Mayıs çağrıcıları 21 Nisan 2014 Pazartesi günü saat 12:00’da Taksim Gezi Parkı merdivenlerinde 1 Mayıs 2014 kutlamalarına ilişkin bir basın açıklaması yapacak. TARİH: 21 Nisan 2014, Pazartesi SAAT : 12:00 YER : Gezi Parkı Merdivenleri – TAKSİM

13.04.2014

ATTIĞIM OYA YA DA PARTİYE KÜFREDENLERE YANITIM - AHMET NESİN





Bir bireysiniz ve bir partiyi desteliyorsunuz, doğal olarak seçimlerde üye olduğunuz yada desteklediğiniz partiye oy atarsınız. Ancak Türkiye her açıdan ilginç bir ülke olduğundan üye olduğunuz partiye oy verince de küfür işitiyorsunuz.

(...........) 

Diyelim ki Ankara’da yaşıyorum ve AKP’den kurtulmak isteyen bir sosyalistim. Aynen dediğiniz gibi oy vereceğim partinin kazanma şansı yok ama CHP’nin bu şansı var. CHP’nin adayına bakıyorum, Kahramanmaraş katliamının sanığı, yılların ülkücüsü, yani yıllarca arkadaşlarımı, yoldaşlarımı öldürmek için fırsat kollayan, can atan insanlardan birisi. Hadi bakalım, siz siz olun da oy verin.
Siz bana küfrederken Doğan Öz’ün, Kemal Türkler’in, Abdi İpekçi’nin, Ankara’da öldürülen 7 TİP’li gencin, Istanbul Üniversitesi önünde bombalanan yoldaşlarımın katillerine oy vermemi istediniz.
Benim ne dünya görüşüm ne de midem bu kadarını kaldırmıyor sevgili sosyal demokrat kardeşler. Ben Alaattin Çakıcı’nın, Mehmet Ali Ağca’nın, Abdullah Çatlı’nın dava arkadaşlarına bu kadar kolay kamda silip de oy veremem.
Siz kızmanız gereken yeri de bilmiyorsunuz, belediye seçimlerinde sosyal demokrat aday bulamayan CHP başkanına yana yönetimine kızacağınıza, faşistlerle işbirliğinizi desteklemediğim için bana yada benim gibilerine kızıyorsunuz.
İsterseniz biraz daha net söyleyeyim, benim için AKP iktidarıyla MHP iktidarı arasında çok fark yok. O yüzden onlarla yaptığınız işbirliğinin yanına beni yada benim gibi düşünen sosyalistleri çekemezsiniz. Önce partinizi sosyal demokrat yapın, sonra seçimler için aylarca görüşelim.
Size çok basit bir örnek vererek bitireyim yazımı. Olur ha, bir gün Nazlı Ilıcak HDP’ye oy vereceğini söylerse, kendimi ve partimi sorgular, istifa eder ve ömür boyu siyasetle uğraşmamaya yemin ederim. 12 Eylül darbesinden beri CHP’ye hakaret eden Hasan Cemal oyunu CHP’ye vereceğini söyleyince de kafam karışır, oturun bana yada benim gibilere küfredeceğinize bunları düşünün biraz.
Ahmet Nesin

11.04.2014

1 MAYIS'TA TAKSİM'E

EMEK, BARIŞ, EŞİTLİK, ÖZGÜRLÜK İÇİN MÜCADELEYE DEVAM!
1 MAYIS’TA TAKSİM’DEYİZ!
Biz bu ülkenin tüm değerlerini yaratanlar, biz işçiler, kamu emekçileri, hekimler, mimarlar, mühendisler, şehir plancıları olarak emek, eşitlik, özgürlük, barış, adalet, bağımsızlık ve demokrasi için 1 Mayıs’ta Taksim’de olacağımızı ilan etmek için buradayız.
Özlemini duyduğumuz bu değerlerle inşa edilmiş bir ülkenin ve hatta bir dünyanın artık çok uzaklarda bir ütopya olmadığının bilinciyle Taksim çağrısı yapıyoruz.  Emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, barışın, adaletin ve demokrasinin egemen olduğu bir ülkenin kurucu özneleri geçtiğimiz 1 Mayıs’tan ve özellikle de Haziran’dan beri sokaklarda, meydanlarda, işyerlerinde, okullarda,  yoksul mahallelerde ayağa kalkıp yüzlerini güneşe döndüler.
Yüzümüzü ağartan bu ışık şimdi işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma gününün arifesinde bize yeniden Taksim yolunu işaret ediyor. Ne istediğimizi bilerek ve artık bu isteklerimizin “hayal”/”ütopya” olmadığının farkına vararak yürüyüşümüzü başlattık…
Bu yürüyüşümüzün amacı o kadar açık ki…
Biz, yıllardır binlercesi iş başında öldürülen işçileriz ve yaşamak için ölümüne çalıştırılmak istemiyoruz.
Biz, simit hesabıyla ne kadar iyi durumda olduğu iddia edilen asgari ücretli işçiyiz, 10 bin asgari ücreti bir ayakkabı kutusuna sığdıranlar tarafından daha fazla aşağılanmak istemiyoruz.
Biz, taşeron çalıştırmayla, özel istihdam bürolarıyla, esnek çalıştırmayla, sözleşmeli personel uygulamalarıyla köleliğe mahkum edilenleriz; fabrikada, okulda, hastanede, atölyede, işyerlerinde, medyada, bankada, plazada, ambarlarda çalışırken yakalarımızın rengiyle, statülerimizle ayrıştırılıp güvencesizlikte birleştirilenleriz; biz kıdem tazminatımız için direnenleriz ve pazarda alınıp satılan bir meta muamelesi görmek istemiyoruz.
Biz, emeğinin karşılığını asgari ücretle yoksulluk sınırında alan, grev ve gerçek toplu sözleşme hakkı, örgütlenme ve siyaset yapma hakkı yok sayılan, mezarda emekliliğini sürgünlerde bekleyen kamu emekçileriyiz. En insani ve en temel haklarımızı savunduğumuzda “terörist” damgası yemek, tutuklanmak değil, bu ülkenin onurlu insanları olarak insanca yaşamak istiyoruz.
Biz, yasalarda örgütlenme hakkı, mahkemede şikâyeti, devlet katında sözü yok sayılan milyonlarız; kendi kaderimizin bir avuç insanın dudaklarının arasında olmasını istemiyoruz.
Biz, sesimizi, isteklerimizi, taleplerimizi haykırdığımızda “polis destanıyla”, adalet sarayıyla, yasakla, sürgünle, sansürle, panzerle, TOMA’yla, copla, gaz fişekleriyle, hapishanelerle,  tabutluklarla karşılaşan bir halkız; artık susmak, kader diyerek boyun eğmek istemiyoruz.
Biz, kırmızılı kadınız, şiddet mağdurlarıyız, namus diye öldürülenleriz, sermayeye ucuz işgücüyüz;  kadını daha ucuza, daha güvencesiz çalıştıracak istihdam paketlerini istemiyoruz.
Biz, bu ülkenin çocuklarıyız; Roboski’de devletin bombasıyla, Okmeydanı’nda devletin gaz fişeğiyle vurulup öldürülmek istemiyoruz. Ve biz o çocukların aileleriyiz, kan parası verilip susturularak acımızla alay edilmesini de, seçim mitinglerinde yuhalatılmayı da istemiyoruz.
Biz, kâr için, rant için deresi kurutulan, toprağı zehirlenen köylüyüz, mahallesinden sürülen yoksul emekçiyiz, inşaat çılgınlığıyla güneşi, parkları, ağaçları çalınan kentliyiz; kendi yaşadığımız mekânlar üzerinde söz hakkımızın olmadığı bir düzen istemiyoruz.
Biz, savaşa ikna edilmek için üzerine 7-8 füze fırlatılması planlanan bir ülkenin yurttaşlarıyız; bin kere hayır, iktidardakilerin gücünü arttırmaktan başka bir anlamı olmayan savaşlarda ölmek, sakat kalmak, bedel ödemek istemiyoruz. Kürt sorununun savaşla çözülmeyeceğini yıllarca büyük bedeller ödeyerek görenler olarak kardeşlerimizle, komşularımızla savaşa hayır diyoruz!
Biz, bu ülkenin bütün ötekileriyiz; dinimiz, mezhebimiz, dilimiz, kültürümüz, cinsiyetimiz nedeniyle ikinci sınıf yurttaş muamelesi görmek, yok sayılmak, ayrımcılığa maruz kalmak istemiyoruz.
Bizler bu ülkenin sanatçılarıyız, bilim insanlarıyız, gazetecileriyiz, aydınlarıyız; ne düşüneceğimize, ne söyleyeceğimize, neyi araştıracağımıza iktidarın müdahale etmesini istemiyoruz. Zihinlerimizin ve düşlerimizin sansürle, baskıyla, işsizlik tehdidiyle terbiye edilmeye çalışılmasını kabul etmiyoruz.
Ve biz Ali İsmailiz, Ethemiz, Ahmetiz, Abdocanız, Mehmetiz, Medeniyiz, Hasan Feritiz, Berkiniz… Biz başka bir dünya isteriz. Ve o dünyayı ancak ve ancak kendi ellerimizle kuracağımızı biliriz.
İşte bu nedenle biz, hepimiz, başta Taksim 1 Mayıs Alanı olmak üzere ülkenin dört bir tarafında tüm mağdurlarla, yoksullarla, dışlananlarla, işsizlerle, işçilerle, kamu emekçileriyle, mimar ve mühendislerle, aydınlarla, sanatçılarla, kadınlarla, gençlerle, emeklilerle, basın emekçileriyle, 1 Mayıs alanlarında olacağız.
1 Mayıs alanlarını, milyonların adalet isteğinin kürsüleri haline dönüştüreceğiz ve taleplerimizle, rengârenk bayraklarımızla, türkülerimizle, halaylarımızla,tarihten gelen ve uluslararası hukukun onayladığı hakkımızı kullanarak Taksim 1 Mayıs Alanı’nda olacağız.
DİSK, KESK, TTB. TMMOB

9.04.2014

1 MAYIS - YEK GULAN

Şimdi kolları sıvama zamanı!

Ülke taşeron cumhuriyetine döndürülürken; emeğin ürettiği tüm değerler ayakkabı kutularında bir avuç azınlığa servis edilirken; iş cinayetlerinde dünya liderliğini kaptırmayan bir ülkede emeğiyle yaşamaya çalışıyorken; işçi sınıfının çok büyük bir bölümü sefalet ücretleri yüzünden borç batağında boğulmuşken; barınmadan ulaşıma eğitimden sağlığa her alanda piyasanın efendileri haklarımıza göz dikmişken; kentlerimiz yağmalanıyorken; örgütlenme hakkımız hukuk dışı yollarla gasp ediliyorken ve bu hırsızlık düzeni şiddet ile, zor ile, hile ile, hurda ile korunuyorken işçi sınıfının payına düşen meydanlara çıkmaktır.

Eşitlik, özgürlük, barış, adalet ve demokrasi için başta Taksim 1 Mayıs Alanı olmak üzere, ülkenin tüm meydanları bizi beklemektedir. Sokaklarda yeşeren özgürlük filizleri, işçi sınıfının emeğiyle boy verecektir. Ve 1 Mayıs günü “umut”, işçi tulumu giyerek bu memleketin sokaklarında dolaşacaktır…

Eşitlik, özgürlük, barış, adalet ve demokrasi için #Direnİşçi

Yaşasın 1 Mayıs!

Yaşasın İşçi Sınıfının Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü!

(DİSK Yönetim Kurulu adına DİSK Genel Başkanı Kani Beko’nun yerel seçimlere ve 2014 1 Mayıs’ına dair açıklamasından bir bölüm) 
 


1.04.2014

SAVAŞ TEZGAHINA SON, SAVAŞA HAYIR.


TSK, Türkiye hava sahasını 1 km ihlal ettiği gerekçesiyle bir Suriye savaş uçağını bombalayarak düşürdü. Pilotu uçağı terk ederek hayatını kurtardı. Resmi kaynaklar Suriye uçağının uyarıldığını söylüyor. Uluslararası kuruluşlar daha çok bilgiye ihtiyaç var diyor. Suriye iddiaları kabul etmedi. Sınır ihlali, zaten gergin olan bölgede böyle bir fiili saldırıya ihtiyaç olacak kadar ciddi miydi bilmiyoruz.
Üstelik bu aynı bölgede son günlerin ilk vahim hadisesi de değil. Suriye içinde bulunmasına rağmen Türkiye toprağı sayılan ve TSK korumasında olan Süleyman Şah türbesi büyük bir gerilime konu oldu. Esad rejimine karşı savaşan Irak Şam İslam Devleti adlı örgütün buraya saldırı planladığı basında yer aldı. Hemen ardından bu saldırıya karşı TSK’nın yapacağı operasyonun ayrıntılarını öğrendik.
Bütün bunların 30 Mart seçimlerine günler kala yaşanması ise savaş kışkırtıcılığına kadar varan irkiltici söylemlerin miting meydanlarına taşınmasına neden oldu.
Hükümeti Suriye’ye karşı her türlü askeri müdahaleden, bölgede savaşı kışkırtacak girişimlerden kesinlikle uzak durmaya çağırıyoruz. Bölgede ve Suriye’de silahlı güç gösterilerine değil, şiddetsiz çözümlere ve barışa ihtiyaç var.
Bütün bu gelişmeler Türkiye’nin adım adım Suriye’deki iç savaşa çekilmekte olduğu kuşkusunu da yaratıyor. Üstelik bu konu üzerine bizzat Başbakan tarafından seçim meydanlarında gündeme getirilen hamaset hepimizi tedirgin ediyor.
Suriye’deki rejimin ülkedeki ayaklanmayı bastırmak için yarattığı yıkım ve işlediği insanlık suçları bir gerçektir ama bunlar askeri bir müdahalenin gerekçesi yapılamaz. Suriye’deki ve Ortadoğu’daki diktatörlükler elbette yıkılacak ve yerlerine demokratik yönetimleri kurulacaktır ama bu dönüşümler o ülkelerdeki halkların kendi inisiyatifi ile olacaktır.
Savaş ihtimali, tehdidi ve söylemi günlük politikanın seçim malzemesi yapılamaz. Haber bültenlerini askeri bültene çeviren gazete ve TV’leri sorumlu davranmaya çağırıyoruz.
Hükümet Suriye konusunda olumlu bir adım atmak istiyorsa, sokaklarda yaşam mücadelesi veren yüz binlerce Suriyeli mülteciye sahip çıksın.
Savaş insanlık suçudur. Hiç bir şekilde olumlanamaz. Savaş hiç bir soruna çare de olmaz. Türkiye ve Ortadoğu bu acıyı 100 yıldır yaşıyor. Yeni acılara yol açacak adımlara hiç kimse heveslenmesin.
Suriye’ye askeri müdahaleye ve savaşa hayır!