8.12.2015

İGD 40 YAŞINDA


TKP’nin Marksçı-Leninci ilkeleri doğrultusunda, “Yolumuz işçi sınıfının yoludur” sloganıyla alanlara çıkan İGD’nin savaşım deneyimi, bugün de  savaşsız, sömürüsüz, sınıfsız, sınırsız bir dünya için savaşım vermekte olan işçi, köylü, öğrenci  tüm Türkiye ilerici gençliğinin yolunu aydınlatıyor.

YAŞASIN İGD NİN ŞANLI GEÇMİŞİ,
YAŞASIN SINIFSIZ SÖMÜRÜSÜZ BİR DÜNYA İÇİN CAN VERMİŞ, 

CAN VERMEYE HAZIR ÜLKEMİZ GENÇLİĞİ.






9.10.2015

GÜNEY DİNÇ



Güney DİNÇ, 1936 yılında İzmir’de doğdu. 1954 yılında Karşıyaka Lisesi’ni,  1958 yılında İstanbul Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Öğrencilik yıllarında yazdığı şiir, öykü ve denemeleri, Şairler Yaprağı, On Üç, Galeri, Salkım, Varlık, Seçilmiş Hikayeler gibi dergilerde yayınlandı.  Askerlik görevini 1960 yılında yedek subay olarak İstanbul, Rami Kışlası’nda yaptı. Askerlik dönüşü halk oylaması öncesinde 1961 Anayasası’nın benimsenmesi amacıyla yürütülen çalışmalara katıldı.

1964-1970 yılları arasında Türkiye İşçi Partisi’nin Karşıyaka İlçe Başkanlığı, İzmir İl Başkanlığı ve Genel Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu. 1967 seçimlerinde İzmir İl Genel Meclisi Üyesi seçildi. TİP’in Ege’deki örgütlenme ve seçim çalışmalarına katıldı.  Aynı dönemde DİSK’e bağlı sendikaların avukatlığını yürüttü. 12 Mart Darbesi’nden sonra TCK 141/1. maddesine aykırılık savıyla tutuklandı. Maden-İş Sendikası’nın eğitim seminerinde yaptığı konuşma nedeniyle Ankara ve İzmir Sıkıyönetim Mahkemeleri’nde yargılanarak 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Askeri Yargıtay’ın bozmasından sonra sekiz ay tutuklu kalduğı bu davada aklanmasına karar verildi.

12 Eylül Darbesi’nden sonra, İzmir Barosu Başkanı seçildi. Üç yıl bu görevde kaldı. 1984-1989 yılları arasında Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu Üyeliği’nde bulundu. 1983 yılından itibaren, darbe yönetiminden demokratik hukuk düzenine geçişi amaçlayan Anayasa ve Demokrasi Kurultayları gibi bir dizi etkinliğe katıldı. Aydınlar Dilekçesi sanıkları arasında Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi’nde yargılandı.

Güney Dinç Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları yarıgısına katılması için çalışmalar yaptı. 1988 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile Avrupa İnsan Hakları Komisyonu’nun yetkisinin benimsenmesinden sonra da, bu kuruluşa Türkiye’den göderilen ilk başvuruların savunmanlığını üstlendi. Bu başvurular nedeniyle, yasal olmayan gözaltı, haksız tutuklama, 1402′likler sorunu, düşünceyi açıklama ve örgütlenme özgürlüğüne aykırı uygulamalar, işkence, uygun süreleri aşan tutukluluk ve ceza davaları, siyasal partilerin kapatılması, kamulaştırma bedelinin zamanında ödenmemesi, kamu personeline getirilen siyasal ve sendikal yasaklar, Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin yapılanması, faili meçhul cinayetler, gibi çeşitli konularda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce verilen kararlar,  insan hakları ihlallerine kaynaklık eden başta Anayasa olmak üzere birçok yasanın değiştirilip yenilenmesini gerektirdi.

Güney Dinç’in edebiyat, hukuk ve insan hakları alanındaki kısa yazıları Bilim ve Sanat, Yarın, Gündem, Yeni Gündem, Düşün, Nokta, Yeni Düşün, Gün gibi bir çoğu basındaki tekelleşme nedeniyle yayın yaşamından çekilmek zorunda bırakılan dergilerde ve Cumhuriyet Gazetesi’nde, özgün araştırma ve incelemeleri Türkiye Barolar Birliği, İzmir, Ankara ve diğer baroların dergilerinde, çeşitli etkinliklerden sonra çıkarılan sempozyum ve kongre bildiri kitaplarında yayınlandı.

Türkiye Barolar Birliği’nin 2002 yılında kurduğu “İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin Bilim ve Danışma Kurulu ile Yürütme Kurulu üyeliklerinde görevlendirilmiş ve bu görevleri TBB'nin 2013 yılında yapılan Genel Kurulu'na kadar sürmüştür. TBB’nin, çeşitli baroların ve üniversitelerin düzenlediği Hukuk Kurultayları ve Sempozyumlara bildirileriyle katılan Dinç, 1961 yılından beri İzmir’de serbest avukat olarak çalışmaktadır. Mimarlar Odası’nın İzmir’deki hukuk danışmanı olarak, Eriytrai Antik Kenti’nin, İzmir-Konak Alanı’nın yapılaşmaya açılmasını önleyen, İzmir’in simgesi Kordonboyu’nun tarihi sit olarak korunmasını sağlayan, kıyıların ve kamusal varlıkların yok edilmesini önlemeyi amaçlayan bir çok davanın da savunmanlığını yürütmüştür.

17.09.2015

TARİŞ ŞANLI DİRENİŞİ!


TARİŞ ŞANLI DİRENİŞİ!

Geçmişi ile ilişkisini esas olarak “unutma” üzerine kuran bir toplumun yaşadığı, “unutturmayı” bir idare tekniği olarak kullanan bir devletin egemen olduğu bu ülkede 20’li, hatta 30’lu yaşlarını yaşayan pek çok genç insan için “direniş” ve “devrimci dayanışma” gibi kavramlar bir anlam ve değer ifade etmeyebilir.


Çok değil, sadece 28 yıl önce bu ülkede, bu ve benzeri kavramlar büyük insan kitlelerini harekete geçiriyor, onların eylemlerine yön verebiliyordu.
İşte böylesi kitlesel eylemlerden biri de 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nin arifesinde gerçekleşen ve resmi tarihin “Tariş Olayları” olarak adlandırdığı büyük işçi direnişidir.
Ancak hemen belirtmek gerekir ki, Tariş Direnişi’nden söz ederken beraberinde Gültepe ve Çimentepe Direnişleri’ni anmamak büyük bir eksiklik ve haksızlık olur.
Tariş Direnişi, ekmeği, işi, geleceği ve onuruna sahip çıkmak isteyen işçilerin eyleminin adı olurken Çimentepe ve Gültepe Direnişleri ise işçiler ile halkın ve devrimcilerin dayanışmasını ifade eder.
Siyasal iktidarların popülist politikalarının aracı Tariş…
Tariş, Ege Bölgesi’nin incir, üzüm, pamuk, zeytin ve zeytinyağı gibi tarımsal ürünlerini değerlendirmek üzere kurulmuş olan, 70’li yılların sonlarına gelindiğinde 80 bine ulaşan üretici ortağı ile Türkiye’nin en eski ve en büyük üretim kooperatifidir. Tariş’in yönetimi, ülkedeki diğer birçok üretici kooperatifinde olduğu gibi büyük toprak sahipleri ile büyük hissedarların elindeydi.
Kooperatif, büyük çoğunluğu İzmir’de kurulu olan gıda ve tekstil sektöründe faaliyet gösteren sanayi işletmelerine sahipti. Bu işletmelerin yöneticileri Sanayi Bakanlığı tarafından atanıyordu. Bakanlık, sadece yöneticilerin değil işletmelerin kadrolarının da belirlenmesinde söz sahibi idi.
Tariş, sahip olduğu sanayi işletmelerinin büyük istihdam kapasiteleri yanı sıra tarımsal ürünlerin taban fiyatını belirleme gücü sayesinde siyasal iktidarların popülist politikalarına dolayısıyla da Ege Bölgesi’ndeki siyasal nabzı kontrol etmeye imkan sağlayan önemli bir araçtı.
MC iktidarları döneminde Tariş’te faşist kadrolaşma…
Bu niteliği ile her dönem siyasal iktidarların ağzını sulandıran Tariş, 70’li yıllarda yükselen toplumsal muhalefet ve devrimci hareketi ezmek için oluşturulan 1. ve 2. Milliyetçi Cephe (MC) Hükümetleri döneminde faşist kadrolaşmanın önemli bir merkezi olmuştu.
1975-77 yılları arasında iktidar olan MC Hükümetleri’nin ortaklarından MHP’nin Sanayi ve Ticaret Bakanlığı üzerindeki etkisiyle yüzlerce işçi baskı ve terör uygulanarak işten çıkarılmış ve yerlerine MHP militanları yerleştirilmişti. Faşist militanlar, bir yandan fabrikalardaki işçilerden Ülkü Ocakları için haraç toplarken diğer yandan Tariş’i İzmir’deki anti-faşist, devrimci örgütlenmenin geliştiği mahalle, işyeri ve okullara yönelik saldırıların bir üssü haline getirmişti. MHP’li militanların kendilerinden olmayanlara yönelik baskı ve tacizleri öylesine artmıştı ki, MC Hükümetlerinin büyük ortağı AP içinde dahi çok ciddi eleştiri ve kaygılara yol açmaktaydı. AP’nin İzmir Milletvekili Talat Asal, Başbakan Süleyman Demirel'e bir mektup yazarak duruma müdahale etmesini istemişti.

7.09.2015

Emeğe Saygı - 3


EMEĞE SAYGI-3 BULUŞMASI 19 EYLÜL DE İZMİR TEPEKULE DE GERÇEKLEŞTİRİLİYOR.

Her yıl DemokrasiDostlukDayanışmaDerneği tarafından  düzenlenen Emeğe Saygı buluşmalarının 3.sü 19 eylül de, 
İzmir Tepe Kule  Kongre Merkezi Akdeniz Salonunda gerçekleştirilecek.
Buluşma kapsamında İzmir ve çevresinde emek, demokrasi ve özgürlükler mücadelesine katkı koymuş, 
içlerinde Prof.Dr. Cumhur Ertekin, Prof.Dr.Gürel Nişli, Prof Dr. Erol Mavi nin de olduğu, yaşamı iyileştirme ve değiştirme 
uğraşlarının bir yanında olmuş, 15 insanımızı, arkadaşımızı,  dostumuzu kucaklayacağız.

Bulundukları yer ve alanlarda, akıllarını,  yüreklerini, sevgilerini eşitlik ve adalet arayışlarına ayırmış insanlarımıza olan 
vefa borçlarımızı ödemek, Onlara ‘’İyi ki bu  çabaları gösterdiniz, iyi ki varsınız’’  ‘’ İyi ki Olumlu örnekler oldunuz ‘’ 
demek  için  bir araya geliyoruz.

Geçtiğimiz yıllarda gerçekleştirdiğimiz buluşmalarda 20 arkadaşımıza emeğe saygı plaketleri sunulmuştu.
Bu buluşmalar ayni zamanda emek ve demokrasi mücadelesine katılan, ilgi duyan, destek veren insanlarımızı 
bir araya getiren, heyecanlarımızı ve umutlarımızı tazeleyen , yenileyen işlevler de görmektedir.
Ve tabiî ki en önemli iki değerimiz olan  DAYANIŞMA ve VEFA duygularımızın zenginleştirilmesine ve 
yaygınlaşmasına   da önemli  katkılar  koymaktadır. Tüm dostlarımızı, emek demokrasi ve barış yanlısı tüm insanlarımızı 
buluşmamıza katılmaya ve dayanışma ağımızın zenginleşmesine destek vermeye davet ediyoruz.

DEMOKRASİ DOSTLUK DAYANIŞMA DERNEĞİ

Adına,
DDDD BAŞKANI
Talat Özmen

Buluşma salonu: Tepekule Kongre Merkezi Akdeniz Salonu
Toplantı/ plaket verme: Saat:14.00-16.00
Kokteyl                          : Saat: 16.00-18.00

NOT : Etkinliğimize katılacak arkadaşlarımızın  aşağıdaki telefondan ve mail         
adresinden bilgi verilmesi rica olunur.


Telefon : 0535 985 57 41
email     : talatozmen@hotmail.com                                                             08 / 09 / 2015

1.08.2015

EMEĞE SAYGI 3

EMEĞE SAYGI 3 Bu yıl 3 ncüsünü yapacağımız etkinliğimizin çalışmaları devam ediyor.

14.06.2015

MECLİSTE SOL PARTİ HDP


Bu ülkede çok uzun süredir sağ hükümetlerin muhalefeti bile sağ partiler oldu.
CHP 1970 yıllarda konjonktüre uygun olarak kendisini merkez sol'a yerleştirmek istedi ama genlerinde devletin kuruculuğu bulunduğu için bunu başarmakta zorlandı.
Baykal'la birlikte çarşafa ve sermayeye açılım yapan parti, İşçi sendikalarına da mesafe koyarak iyice sağa yanaştı.
Daha sonraki yıllarda bu kayma , Ankara'da ülkücü faşist Mansur Yavaş'ın belediye başkan adayı, C.Başkanlığı seçimlerinde ise Alparslan Türkeş'in danışmanlarından milliyetçi, muhafazakar Ekmelettin İhsanoğlu'nun CHP çatısı altında C.Başkanı adayı olarak gösterilmesi ile devam etti.
Solcu(!) lar, koca koca sosyalist(!)ler Kemal Türkler'in, Ali İhsan Özgür'ün katilllerine, Maraş,çorum, Sivas, katliamcılarına sol adına oy toplama telaşına girdiler.
İşte HDP, iktidar ve muhalefetin sağ partiler tarafından paylaşıldığı ve sol partiye yakıcı bir şekilde ihtiyaç duyulduğu bir dönemde, sağdan ve soldan bütün engelleme çalışmalarına rağmen, parti olarak seçimlere ve aldığı destekle de meclise girdi.
Şimdi görev HDP nin.
Ya neden mecliste olduğunu unutmadan, kendisine verilen mesajları iyi okuyarak bu halkın ümidi olmaya devam ederek yükselecek, ya da atacağı yanlış adımlar ona yönelen güvenin sona ermesine neden olacak, bu ülkenin parlamentoda sol bir partiye gereksinmesi devam edecektir.
Ben HDP nin kendine düşen görevi, layığıyla yapacağından ve kendisine verilen kredinin halkın çıkarları doğrultusunda kullanıldığı sürece artacağından hiç bir kuşku duymuyorum.


5.05.2015

6 MAYIS, İDAMA EVET DİYENLER



Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın ölüm cezalarının yerine getirilmesine dair kanun tasarısına verilen oyların sonucu*:
Üye sayısı: 450
Oy verenler: 323
Kabul edenler: 273
Reddedenler: 48
Çekimserler: 2
Oya katılmayanlar: 118
Açık üyelikler: 9
Partiler: Adalet Partisi (AP), Bağımsız (Bğz.), Birlik Partisi (BP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Güven Partisi (GP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Millet Partisi (MP) Türkiye İşçi Partisi (TİP), Yeni Türkiye Partisi (YTP)

Kabul edenler 

Adana: Cevdet Akçalı (AP), Fazıl Güleç (CHP), M. Salahattin Kılıç (AP), Melih Kemal Küçüktepepınar (CHP), Ali Cavit Oral (AP), Emir H. Postacı (CHP), Kemal Satır (CHP), Ahmet Topaloğlu (AP), Turgut Topaloğlu (GP), Alpaslan Türkeş (MHP), Hüsamettin Uslu (AP)
Adıyaman: M. Zeki Adıyaman (AP), Ali Avni Turanlı (Bğz.)
Afyonkarahisar: Hasan Dinçer (AP), Hamdi Hamamcıoğlu (GP), Ali İhsan Ulubahşi (AP), Kazım Uysal (AP)
Amasya: Yavuz Acar (AP), Salih Aygün (AP)
Ankara: Orhan Alp (AP), Oğuz Aygün (AP), Musa Kazım Coşkun (AP), Orhan Eren (AP), İ. Sıtkı Hatipoğlu (CHP), Mustafa Maden (AP), H. Turgut Toker (AP), Aydın Yalçın (AP), Ferhat Nuri Yıldırım (AP), Şerafettin Yıldırım (AP), Mustafa Kemal Yılmaz (AP)
Antalya: Hasan Akçalıoğlu (AP), İhsan Ataöv (AP), Süleyman Çiloğlu (AP), Ömer Eken (AP), Rafet Eker (AP, Hasan Ali Gülcan (CHP)

3.05.2015

SADETTİN UÇKUNU YİTİRDİK


İzmir SAADETTİN Abisi'ni  kaybetti

1941  doğumlu İnş.Müh. Saadettin UÇKUN  yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak 3 Mayıs'ta  yaşama veda etti

Saadettin UÇKUN 1971 yıllarında İnşaat Mühendisleri odasında başladığı Emek, Demokrasi, Sosyalizm mücadelesinde son nefesini veresiye kadar aktif olarak yer aldı.

İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Sekreterliği ve Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyeliklerini 2000 li yıllara kadar sürdürdü.

1980 sonrasında TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ   İZMİR  sorumluluğu, TÜRKİYE BİRLEŞİK KOMÜNİST PARTİSİ  Genel Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı.

Aktif iş yaşamına İzmir Büyük Şehir Belediyesinden  emekli olarak son verdi.

Ailesine, dostlarına ,yoldaşlarına ,baş sağlığı dileriz.

Cenaze: 4 Mayıs 2014 öğle namazından sonra Buca Belediyesinin arkasındaki Baha Yörük camisinden kaldırılarak GÖKDERE Mezarlığına defnedilecektir.

TOPRAĞIN BOL OLSUN SAADETİN YOLDAŞ.

BİRLİK DAYANIŞMACI ARKADAŞLARI
TKP li YOLDAŞLARI
DEMOKRASİ DOSTLUK DAYANIŞMA DERNEĞİ

26.03.2015

Mustafa Suphi



Resmi tarih anlayışımız hiçbir zaman geçmişi gerçek yüzüyle görmedi ve göstermedi. Bilmenin, öğrenmenin önüne konulan engeller, yıllar boyu "gerçeği" bilinmezliğin yoğun sisinin içinde bıraktı. 
Unutulsun, tanıkları yok olsun, kaybolsun diye. 

Mustafa Suphi'nin yaşamını konu alan bir-iki yapıt daha önce çeşitli dönemlerde yayımlandı. 
Gerek onlarda gerekse bu çalışmada onun yaşamının her dönemi ve öldürülmesine ilişkin bilgiler henüz tamamlanmadı. mustafa suphi ve arkadaşlarının öldürülmesi modern türkiye'nin ilk ve en büyük faili meçhul cinayeti, ilk politik toplu kırımı. 
Mustafa Suphi'nin yaşamı da, ölümü de, sıradan bir yaşam ve ölüm olmadı. Öldürüldüğünde 39 yaşındaydı. Kısa yaşamına çok şey sığdırdı. Giresun'da doğdu. Kudüs, Şam, Erzurum, İstanbul ve Paris'te okudu. 
Gazeteci ve öğretmendi. 
Muhalif oldu, Sinop'a sürgüne gönderildi. 
Kırım'a kaçtı. rusya'da savaş tutsaklarıyla 3 yıldan fazla ikinci sürgünlüğünü yaşadı. 
III. Enternasyonel'de türk delegasyonu başkanıydı. 
Müslüman komünistler kurultayı'nda, kurultay başkanlık kurulu üyesi."

8.02.2015

HAZİRAN İSYANDIR.



siz geç kaldınız aslında biliyor musunuz?
hem de çok geç kaldınız.
nereden bakarsanız bakın
yanlış şafaklarda uyandınız.
sizi çok sevdiler zamanında
öyle el üstünde değil
söylenmeyen sözlerle.
sizi çok aradılar zamanında
öyle telefonla değil
gönderilmeyen mektuplarla.
şimdi bir şaka gibi çıkınca karşınıza
çalmayan telefon
gönderilmeyen mektup
anladınız ama
epey geç kaldınız...

(Mayakovski)

28.01.2015

Mustafa Suphi ve yoldaşlarının katledilmesi



Mustafa Suphi ve yoldaşlarının katledilmesi

Mustafa Suphi ve yoldaşlarının katledilmesinin arkasında Erzurum Valisi Hamit Kapanlı ve Şark Cephesi komutanı Kazım Karabekir'in olduğu, T.İnkilap Tarihi E. Arşivinde bulunan bir takım telgraflardan anlaşılmaktadır.
Bu telgraflara göre 2 Ocak'da Karabekir, Vali Hamit Kapanlı'ya ''M.Suphi ve rüfekasının Ankara'ya gönderilmemesi arzusu B.M.M. Riyasetinden ve Hariciye Vekaletinden makam-ı senaveriye tebliğ buyrulmuştur.'' demiş ve ona, bu görevi nasıl sağlayabileceklerini danışmıştır. Hamit Kapanlı, ertesi günkü cevabında, bu kişileri sınırdışı etmelerini önermiş, ancak ''bu ihraç keyfiyetinin Kars'ta Rusların gözlerinin önünde vaki olması mahzurdan gayri-salim bulunduğu için, keyfiyetin bendenize havale buyurulması eslem-i tariktir'' diyerek, gerekli düzeni kurmayı kendi üstlenmiştir.
Karabekir valinin önerisini onaylamış ve ona şöyle bir taktik vermiştir. Erzurum'a vardıkları andan itibaren Suphi ve arkadaşlarına karşı halk kışkırtılmalı ve kendilerinde, Ankara'ya gidemeyecekleri, hatta Türkiye'de kalamayacakları izlenimi uyandırılmalıdır. Grup Erzurum'dan Trabzon'a yöneltilmeli ve orada da aynı kışkırtmalarla karşılanmalıdır. Yalnız bu gösteriler Suphi ve arkadaşlarının kişiliklerine karşı yapılmalı, dahası, Sovyetler'i gücendirmemek için, ''tezahüratın komünizmin inkilap alemini okşayacak tarzda idaresine itina'' olunmalıdır.
Buraya kadar ki anlatımlar Mete Tunçay'ın Türkiye'de Sol Akımlar adlı eserinin birinci cildinin 579. sayfasından alıntıdır. Kaynakları da kendisi tarafından belirtilmiştir.
Bu yukarıdaki telgraflaşmaların öncesinde ise Kazım Karabekir'le Mustafa Kemal arasında geçen iki telgraflaşmanın ardından, Mustafa Kemal'in ne yapmak gerektiği konusunda insiyatifi Kazım Karabekir'e bıraktığı anlaşılmaktadır. Eldeki belgelerle bu sonuca ulaşılmıştır; aralarında başka bir iletişim yolu (en azından belgelenebilecek) olup olmadığı da bilinmemektedir. Ancak böyle ciddi bir konuda sorumluluğun bir kişi ile sınırlanamayacağı da çok açıktır. Kaldı ki valinin telgrafından da anlaşılacağı gibi, olayı fevrileştirme çabaları vardır.
Bu arada 13 Eylül 1920 tarihli, Mustafa Kemal tarafından kaleme alınmış bir mektupta TKP'den BMM nezdinde bulunmak üzere, en azından, tam yetkili bir delege istendiği açıktır. ( Ayrıca Süleyman Nuri anılarında ise Mustafa Kemal'den kendilerini ''BMM'nin sol koltukları işgal ve Türkiye işçi ve çiftçilerinin haklarını müdafaa için '' Ankara'ya çağıran bir mektupdan bahsetmektedir)
Buradan yola çıkarak, çağrılı olup olmadıklarını, bu yüzden Anadolu'ya gelip gelmediklerini bir yana bırakırsak, Mustafa Suphilerin Anadolu'ya temelli geldiklerini biliyoruz. Ama siyasi saflık, ama stratejik hata, düşmanını tanımama vb bir çok değerlendirmenin dışında onların katline sebep olanların, onlardan sonra da benzer cinayetler işleme konusunda hiç tereddüt etmediklerini ortaya koyan doksan yıllık bir tarih vardır.
Koca bir tarihi baştan aşağıya yalanlarla yeniden yazmayı başarmış(!) bir iktidarın her konuda özenle davranamamış olsa bile en azından bu katliama dair çok daha dikkatli davranacağını tahmin etmek hiç de zor değildir. Ama herşeye rağmen katliamı yapan ve emri verenler ortadadır; kimliklerinde eski İttihatçılar yazmaktadır doğru, ama onlar aynı zamanda Kuvayi Milliyenin komutanları ve askerleridirler artık. Dünün İttihatçıları (önder kadroları hariç) bütün kadro ve örgütleriyle o gün Kemalisttirler.
İTTİHATÇILIKTAN KOMÜNİSTLİĞE
Mustafa Suphi, Osmanlı bürokrat sınıfına mensup bir ailenin evladı olarak 1882de Giresunda dünyaya geldi. Babası, çeşitli devlet kademelerinde yer almış ve sonunda vali olmuştu. İdadiyi (liseyi) Erzurumda okudu, İstanbulda hukuk tahsil etti. Pariste LÉcole Libre des Sciences Politiquesde Ziraat Bankası ve tarım kredileri üzerine teziyle lisansüstü eğitimini tamamladı. 1908te II. Meşrutiyetin ilanıyla ülkeye döndü ve Galatasaray Mekteb-i Sultanisinde muallimlik yaptı, Yüksek Ticaret ve Tarih Mektebinde siyasi iktisat dersleri verdi. Tanin, Servet-i Fünun ve Hak gazetelerindeki makalelerinde kâh özel teşebbüsçülüğü kâh devletçiliği öneren Mustafa Suphi, 1911de Selanikte İttihat ve Terakkinin 4. Kongresine katıldı. Kongrede İktisat Vekili olmak isteği yerine getirilmeyince İttihatçılara küstü ve Ferit (Tek) ve Yusuf (Akçura) Beyler ile Milli Meşrutiyet Fırkasını kurdu. İttihatçılığa göre daha sağ bir çizgiyi temsil eden fırkanın yayın organı İfhamın editörlüğünü yaptı.

12.01.2015

İGD 39 YIL BULUŞMASI


Bu yıl İGD mizin 39. yılını Manisalı yoldaşlarımızın ev sahipliğinde Teras Restaurant’ta 50 li yaşlarımızın gençlik duygularıyla kutladık.

Uzun yıllar birbirini göremeyen dostların bir araya gelmekten duydukları mutluluk ve coşku salona hakim olan ortak ve tek duyguydu.

Kutlamadan bir ay önce bu gün nerede durduğuna bakılmaksızın, tüm arkadaşlarımızı 76 kuruluş ruhuyla bir araya getirecek genişlikte bir komisyon oluşturuldu. Bu komisyon gecenin organizasyonu için uzun süren bir hazırlık yaparak, en küçük ayrıntıya kadar her noktayı konuştu ve ortak alınan kararlarla gecenin programı oluşturuldu.

Manisalı yoldaşlarımız ev sahipliğinin kendilerine getireceği tüm sorumluluğu çekincesiz bir şekilde yüklendiler.

Mustafa Kutlu, Namık Pekdiker ve Dursun Yılmazer arkadaşlarımız kendilerine yüklenen sorumluluk bilinciyle 1 ay öncesinden gecenin noktalanmasına kadar geçen sürede yoğun bir emek harcayarak bu görevlerini eksiksiz olarak başarıyla yerine getirdiler. Arkadaşlarımızın bu çabaları geceye katılan arkadaşlarımızın coşkusunu kesintisiz yaşamasıyla sonuçlandı.

4.01.2015

İGD 39 YAŞINDA



İGD NİN 39 UNCU KURULUŞ YIL DÖNÜMÜNÜ
MANİSA İGD Lİ ARKADAŞLARIMIZIN ÇAĞRISIYLA BU YIL, 10 OCAK CUMARTESİ GÜNÜ MANİSA DA KUTLUYORUZ.

İzmir den  kendi araçları ile gidecek olan dostlarımızın dışında toplu olarak gitmek isteyenler ile birlikte, 10.0CAK. 2015 Cumartesi günü, Bornova metro son durak olan EVKA-3  durağında 18.00 de buluşup, 18.30 da Manisa ya hareket edeceğiz.

Ulaşım için DDDD tarafından  2 adet otobüs temin edilecektir.

Geceye İzmirden birlikte katılan arkadaşlarımız dönüşte en geç saat 24.00 te Halkapınar Metro İstasyonu ve Konak ta bırakılmak üzere Manisa'dan hareket edeceklerdir.
Araçlar Karşıyakaya dönecek olduğundan bu yöne gidecek olan arkadaşlarımız belirtilen duraklarda araçlardan inmeden Karşıyakaya dönebilirler.

ÖNEMLİ NOT: DAVETİYE VE REZERVASYON İÇİN SON TARİH
07. ÇARŞAMBA GÜNÜ SAAT 18.00 DİR.

Geceye katılmak isteyen arkadaşlarımız iletişim ve davetiye temini için bu tarih ve saate kadar aşağıdaki arkadaşlarımızla ilişkiye geçmelidirler.
Namık Pekdiker :0533 722 26 87
Mustafa Kutlu : 0530 323 30 81
Talat Özmen :  0535 985 57 41
Rauf Cankurtaran : 0532 245 57 79
Burhan Yıldırımol : 0539 248 92 70